Haber

Sosyal Hizmet Federasyonu Kurucu Başkanı Yılma Gümüş: “Mülakatı kaldıracağımız söyleniyor.

HABER: GÜLARA SUBAŞI – KAMERA: ONUR BİNGÖL

Sosyal Hizmet Federasyonu Kurucu Genel Başkanı Yılma Gümüş, sınavlarda yüksek puan alan sosyal hizmet uzmanlarının mülakatlarda elendiğini belirterek, ‘Mülakatı kaldıracağız’ dedi. Peki neyi bekliyoruz? Bunu muhalefetteki bir siyasi parti söyleyince anlayabiliriz. İlla Millet İttifakından bahsetmiyorum. Rastgele bir siyasi parti adına konuşuyorum. Gücü yok, bunu anlayabiliyorum. Ancak mevcut iktidar bugün bunu hızla kaldırmalıdır, neden seçimi bekliyor? Şırnak, Hakkari, Diyarbakır, Muğla, Tekirdağ’dan ülkemizin her yerine 18-19-20 saat yol kat ederek bugün bir otobüsün ücreti 700-800 lira, sadece otobüs ücretinden bahsediyorum. Takım kıyafeti olmayan birçok arkadaşımız sadece 15 dakikalık görüşme için kıyafet aldı. Geldiler, otelin parasını ödeyemedikleri için sabah o yorgunlukla mülakata gittiler. 10-15 dakikalık bir süre içerisinde gerginlik ve stres atılıp sorular soruldu ve ardından geri dönüş yapıldı. 90-95 puan alan birçok arkadaşımız da dışlandı ve yerleşemedi.”

Millet İttifakı Başkan Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur mitinginde “Nerede aile hekimi varsa sosyal hizmet uzmanları da olacaktır. Türkiye coğrafyasında 20 bine yakın sosyal hizmet uzmanı bu ailelerle buluşacak” diyerek, şunları söyledi: sosyal hizmet uzmanları görev süreleri boyunca istihdam edilecektir. verilmiş. Sosyal Hizmet Federasyonu Kurucu Genel Başkanı Yılma Gümüş, Kılıçdaroğlu’nun hem sosyal hizmet uzmanlarıyla ilgili sözlerini hem de ANKA’da atama bekleyen sosyal hizmet uzmanlarının sorunlarını ve beklentilerini anlattı. HaberlerAjansına söyledi.

Gümüş, “Sosyal hizmet uzmanlarının siyasi partilere odaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yanıt verdi. aşağıdaki gibi:

“SOSYAL HİZMET UZMANLARI SOSYAL DEVLETİN GARANTİSİDİR”

“Aslında bu sadece bir mesleğin sorunu değil. Sosyal hizmet uzmanlarının gündeme gelmesinin ve artık mitinglerin, siyasi partilerin gündeminde yer almasının nedeni, sosyal hizmet uzmanlarının bir mesleğe istihdam sağlama arayışlarının daha çok bizde olması. Anayasa, ‘Türkiye sosyal bir hukuk devletidir’ sözünden geliyor. Biz sosyal hizmet uzmanlarını panzehir olarak görüyoruz.”

“SOSYAL DEVLET ZORLUĞU OLURSA SOSYAL HİZMET UZMANI ARAYIŞI HER GÜN ARTIYOR”

Gümüş dedi ki:

Sosyal hizmet uzmanlarının eksik istihdam edildiğini görüyor; Karar vericilerde, sosyal hizmet uzmanlarını sosyal politikaları uygulama veya sosyal politikalarda taraf tutma aşamasında görmüyoruz. Aslında sosyal devlet ya da sosyal hizmet uzmanlarının şu anda ön planda olmasının nedeni, nasıl hukuksuzluklar söz konusu olduğunda hukukçularımız, hukukçularımız ve hakimlerimizin öne çıkması gibi, korona virüs ya da salgın döneminde nasıl tıp profesyonellerinin ön plana çıkmasıdır. öne istikrar var. Sosyal devlet ölürken ve aile trajedileri her gün ekranlarımızda yer alırken, sosyal hizmet uzmanı arayışları giderek daha fazla öne çıkıyor.

“SÖZLEŞME METİNİNDEKİ 25 BİN SOSYAL HİZMET UZMANI ÇALIŞTIRILACAĞINA İLİŞKİN MADDE ÇOK ÖNEMLİ”

Sosyal hizmet uzmanlarının yıllarca KPSS’ye girerek atanmakla, kafelerde, marketlerde işlerini yapamamak arasında sıkışıp kaldıklarını görüyoruz. Millet İttifakı Mutabakat Zaptı’nda yer alan 25 bin sosyal hizmet uzmanının istihdam edileceği maddesi aslında çok önemli. Bu öğretmenler için de geçerli: ‘100 bin öğretmen ataması yapılacak’ diyor. Peki 100 bin öğretmen hangi eğitim sistemine atanacak? Kendi açımızdan baktığımızda bu 25 bin sosyal hizmet uzmanı hangi sosyal devlete, hangi sosyal politika anlayışına hizmet edecek? Önemli olan bu. Bir toplantıda meslektaşımız ‘Benim kurumumda mevcut sosyal hizmet uzmanlarına yetecek kadar bilgisayar, oda, salon yok’ diyor. Patron aile sisteminde çalışan sosyal hizmet uzmanları atandığında, ailelerin çocukları ile görüşebilecekleri bir çocuk görüşme odası bile yokken, yani fiziki ve siyasi altyapı yokken, bizim yapmadığımız şeyler olduğunda sosyal hizmet uzmanları atandığında. istemek yine olacak.

“SOSYAL ÇALIŞAN SAĞLIK SEVİYESİNİ YÜKSELTMEK İÇİN VAR”

Sosyal hizmet görevlileri koli teslim etmekten sorumlu değildir. Bugün hangi siyasi partiden olursa olsun, yerel yönetimlerde, mevcut hükümetin bürokrasisinde, sosyal hizmet uzmanlarının yapması gereken işleri yapmasına izin verilmiyor. Sosyal hizmet uzmanı sadece yoksulluk, çocuk ihmali ve istismarı ile mücadele eden bir meslek grubu değildir. 85 milyon kişiyi ilgilendiren bir meslek kümesidir. Bir aile veya vatandaş kültür sanat faaliyetlerine katılamıyorsa onların da mesleğidir. Ama ülkemiz bariz noktalarda o kadar geride kaldı ki, sadece yaralarımıza işaret ediyoruz. Sosyal hizmet uzmanı, refah seviyesini en üst düzeye çıkarmak için vardır. İskandinavya ve bazı Avrupa ülkelerine baktığımızda sosyal hizmet uzmanları güncel sorunlarımızın çoğuyla baş edemez hale geldi çünkü böyle bir sorun bile bu kadar azaldı. Onlar toplumun kültürel ve sanatsal faaliyetlere nasıl ulaşacağı, dünyamızı çok daha derinden etkileyen küresel ısınma gibi farklı, çok daha küresel evrensel bahislerle ilgilenirken, biz bugün ‘Çocukların beslenme çantalarına bir yumurtayı daha nasıl çoğaltırız’ diye soruyoruz. ya da hiç olmayan bir yumurtayı nasıl koyabiliriz? Nasıl sunabiliriz onu tartışıyoruz. Cennet ülkemizde hak ettikleri değeri görmeyen bir noktada ‘çocuklarımızı ihmal ve istismardan nasıl koruruz’ problemiyle karşı karşıyayız.

“AÇIK EĞİTİMİ SONLANDIRMALIYIZ”

Açık öğretim diye çok büyük bir sorunumuz var. Yüz yüze eğitime ve açık öğretime kesinlikle destek vermeliyiz. Bunu söylediğimizde açık öğretimdeki arkadaşlarımız bazen kızabiliyor. Açık öğretimin kapalı olması, güçlü bir sosyal hizmet uzmanı ve güçlü bir sosyal devlet yapısı gerektirdiği için çokça desteklenebilecek bir durumdur. Diyelim ki 25.000 sosyal hizmet görevlisi istihdam ettik, peki ya sonra? Açıköğretimle birlikte 70 üniversiteye sosyal hizmet bölümü açıldı daha da var sadece öğretim üyeleri bekliyor. 90’a kadar çıkarılabilecek bir sayı. Üniversite sayısını artırmak âdettir, değerlidir ama tam üniversitelerin oluşturulması gerekir. Akademisyenlerimiz lise mantığıyla sadece ders verip gitmemeli. Özellikle sosyal politikaların ağırlıklandırılması gerekiyor.

“BAKANLIĞIMIZDA SOSYAL HİZMET UZMANI OLMALIDIR”

Sosyal hizmet uzmanlarının kederi sadece istihdam değildir. Bugün baktığımızda bir öğretmenler bakanlığı var; Ulusal Eğitim Bakanlığı. Sağlıkçılarımızın bir bakanlığı var; Sağlık Bakanlığı. Avukatlarımızın bir bakanlığı var; Adalet Bakanlığı. Ancak sosyal hizmet uzmanları için bu amaçla kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun devamı niteliğinde bir bakanlık vardır; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Bu bakanlığın içine baktığımızda sadece gösteriş için bariz bir yürütme grubu var. Bunun dışında karar vericilerde sosyal hizmet uzmanı bulunmamaktadır. Bu sadece profesyonel bir şovenist değil. Ben burada aslında koruyucu-önleyici bir sistemin meslekle birleştirilmesinden bahsediyorum. Bakanlığımızın başında mutlaka bir sosyal hizmet uzmanı bulunmalıdır. Bakan yardımcısı olması durumunda, genel müdür konumunda olması gerekir.

“KILICDAROĞLU’NUN AÇIKLAMASI ÇOK ÖNEMLİ”

Bugün öyle bir duruma geldik ki, ’25 bin sosyal hizmet uzmanı atayacağız’ denilince hemen sahipleniyoruz. Elbette Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu açıklama çok değerli ve her fırsatta dile getirdiği aile destek sigortası iddialarını çok pahalı buluyorum ve Sosyal Hizmet Federasyonu olarak kesinlikle destekliyoruz. Ancak 5 yılda 25 bin kişiyi daha nasıl istihdam edelim diye düşünmemek için şimdi böyle tedbirler almamız gerekiyor ki işaret ettiğimiz şey tam maliyetini bulsun.

“HÜKÜMET BUGÜN GÖRÜŞMEDEN KAÇINMALIYDI, NEDEN SEÇİMİ BEKLİYOR”

Sosyal hizmet uzmanı politik bir malzemeye dönüştürülmemelidir. Sosyal devlet anlayışının hakim olması ve sosyal hizmet uzmanlarının burada mutlaka aktif rol alması için yıllardır uğraşıyoruz. Ancak belli siyasi partilere ulaştıktan ve birileri dile getirdikten sonra diğer siyasi partiler de konuşmaya başlıyor. Mesela bir görüşme konusu var en kısa zamanda ‘Görüşmeyi kaldıracağız’ deniyor. Peki neyi bekliyoruz? Bunu muhalefetteki bir siyasi parti söyleyince anlayabiliriz. İlla Millet İttifakından bahsetmiyorum. Rastgele bir siyasi parti adına konuşuyorum. Aslında gücü yok, bunu anlayabiliyorum. Ancak mevcut iktidar bugün bunu hızla kaldırmalıdır, neden seçimi bekliyor?

“DOSTLARIMIZ 20 SAAT 15 DAKİKALIK GÖRÜŞME İÇİN KATILDI, TAKIM TAKIM GETİRDİ”

Bir önceki görüşme döneminde şunlar yaşandı: Şırnak, Hakkari, Diyarbakır, Muğla, Tekirdağ’dan ülkemizin her yerinden 18-19-20 saatte gidip gelen bir otobüs bugün 700-800 liraya geliyordu. Sadece otobüs parasından bahsediyorum. Ülkemizde mülakata gelirken personel kıyafeti ile gelinmesi gerektiği şeklinde bir algı var. Takım kıyafeti olmayan birçok arkadaşımız sadece 15 dakikalık görüşme için kıyafet aldı. meslekle alakası olmayan pek çok sorunun da sorulduğunu biliyoruz. Geldiler, otelin parasını ödeyemedikleri için sabah o yorgunlukla mülakata gittiler. 10-15 dakikalık bir sürede gerginlik ve stresle ilgili sorular sordular ve sonra geri döndüler. ve 90-95 puan alan birçok arkadaşımız açıkta kaldı, yetinemedi.

“Görüşme, İŞ BARIŞINI VE MESLEKİ İŞ BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRİYOR”

Öyle bir şey ki tabi ki burada herkesi zan altında tutmuyorum. KPSS puanları düşük olduğu halde keyifli bir mülakat geçirdikleri için yüksek puan alan arkadaşlarımız hep zan altında kaldılar. Sanki ‘torpillenmiş’ bir insanmış gibi, amcası ve tanıdıkları varmış gibi. Bu kişiler bire bir meslek kümesinde olup atandıkları yerlerde KPSS puanı ya da mülakat puanı sorulan kişilerdir. Bu durum iş yerindeki iş barışını ve mesleki birliği bozan bir durumdur. Sosyal Hizmet Federasyonu olarak burada bir duruşumuz var, evet mülakatta sıkıntımız var. Sosyal hizmeti ilgilendiren alanın yüzde 70-80’inde mülakata kesinlikle karşıyız.

“BAKANIMIZ DERYA YANIK ASDEP’LİLERİN ÖZELLİK HAKLARI SORUNUNU NEDEN ÇÖZMÜYOR”

Bir de Aile Sosyal Destek Programı’nda (ASDEP) çalışanlar meselesi var. Bakın sosyal güvenlik anlayışında ‘eşit işe eşit ücret’ diye bir durum var. ASDEP personeli var, bizim ‘kırmızı yelekliler’ dediğimiz de var. Bugün hangi sel ya da deprem felaketine bakarsak bakalım, ani bir kanama olayının olduğu her yerde kırmızı yelekliler görüyoruz. Sayın Bakanımız Derya Yanık hep bu politikayı yapıyor, gündeme getiriyor, ‘bakanlığımız çalışıyor, bu kadar kısa sürede yüz binlerce kişiyi ziyaret ettik’ diyor. Peki bu neden ASDEP üyelerinin özlük hakları sorununu çözmüyor? Bu onun elindeyken, bakanlığı döneminde çok rahat çözebilirken ASDEP’li arkadaşlarımızı çok mağdur ediyorlar. Bire bir iş yapsa da farklı özlük hakları ve farklı ücret düzenlemelerinde çalışma barışı yoktur.

“SOSYAL HİZMET 85 MİLYONU İLİŞKİN SORUN”

Bir diğer konu; 32 bin mahallemiz, 12 bin civarında köyümüz var. Her mahallemizde ve köyümüzde Toplum Merkezleri (TM) kurmalıyız. Sosyal hizmet, sosyal devlet, sadece engellileri, şiddete uğrayan kadınları, yoksul aileleri değil, 85 milyon insanı ilgilendiren bir konu. Şehirleşmede nefes alamıyorsam o da sosyal politikalar ve sosyal hizmet uzmanlarının işidir. Merkezi sistemle olmaz, çünkü Ankara’nın derdi ile Diyarbakır’ın derdi, Muğla’nın derdi ile Trabzon’un derdi aynı değil, hatta ilçelerin, mahallelerin dertleri bile aynı değil. İlçelerden çok daha fazla nüfusa sahip bazı mahallelerimiz var. Bazı yerlerde göçmen krizi, bazı yerlerde yoksulluk sorunu ve bazı yerlerde bağımlılık olabilir. Bu mahallelerin her birinde, bölgenin temel sorunlarına yönelik özgün analizlerle birlikte politikalar geliştirmek ve uygulamak için Toplum Merkezleri kurulmalıdır. 50.000 toplum merkezi kurmak ve sosyal hizmet uzmanlarının yönetici olduğu ve sosyal politikalarını belirlediği bir yer oluşturmak istiyoruz.

“600 KİŞİLİK YARDIMCI GRUPTA SOSYAL HİZMET UZMANI YOKTUR”

Etrafımıza baktığımızda her yerde bir inşaat vardı. Çünkü ülkemizde inşaat ağırlıklı bir tüketici politikası izlenmektedir. Devletin yürütme kadrosunda buna engel olabilecek veya olumlu yönden katkı sağlayabilecek bir sosyal hizmet uzmanımız yok. Sosyal hizmet uzmanlarının yönetici seviyesinde olması gerektiğini söylediğimizde, birinin kişisel başarısıyla ilgili bir durumdan bahsetmiyoruz. Güçlü bir sosyal hizmet uzmanı, güçlü bir sosyal devlet demektir. 600 kişilik milletvekili kümesinde her meslekten insan var ama sosyal hizmet uzmanı yok. Siyasi partilere de sesleniyorum, kendisine sosyal devlet diyen bir devletin idari kademelerinde ve bakanlıkta bir sosyal hizmet uzmanı olması gerekir. Sosyal devlet merkezli, hak temelli bir çalışma yürütebilmemiz için devletin her kademesinde, bakanlığında, biriminde mutlaka bir sosyal hizmet uzmanı olması gerekir. Sosyal hizmet uzmanının mezhepsel yaklaşımla kapalı bir kutuya kapatılıp sadece engelli rehabilitasyon merkezlerinde ve huzurevlerinde çalıştırılmasını kesinlikle kabul etmiyoruz.

“OKULLARIMIZDA GÜÇLENDİRİLMİŞ BİR OKUL SOSYAL HİZMET YAKLAŞIMININ HAKİM OLMASI GEREKİYOR”

En büyük yaralarımızdan biri ‘okul sosyal hizmeti’. Okullarımızda her gün intihar olaylarını ve akran zorbalığını görebiliriz. Çocuklarımızın koruyucu-önleyici bir anlayışla intihar yaşaması ve çıkmaza girmesi durumunda okul sosyal hizmeti çok değerlidir. Psikologlarımızla, psikologlarımızla ve bazı noktalarda tıp ve sosyoloji alanındaki arkadaşlarımızla birlikte çalışarak bu alanı genişletmeliyiz. Tüm dünyada sosyal devlet anlayışıyla ilerleyen toplumlarda okul sosyal hizmetinin 100-150 yıllık bir geçmişi vardır. Ülkemizde işsizlik telaşı ve diğer meslek kümelerinin birbiriyle çatışması nedeniyle gözler başka yöne çevriliyor. Okullarımızda rehberlik dışında güçlendirilmiş bir okul sosyal hizmet anlayışı mutlaka hakim olmalıdır. Bu çalışmanın sadece mikro ölçekte değil, orta kurumsal makro ve mezo ölçekte de ele alınması gerekmektedir.

“SOSYAL HİZMET UZMANLARI OLARAK HAYATIMIZI TANIKLIK VE TAAHHÜTLERİMİZDE GÖRMELİYİZ”

Bir meslek, bir aile ya da toplum hangi yapıda olursa olsun kendi kararlılığı, kararlılığı ve birliği ile zor bir durumdan nasıl çıkacağını bilmelidir. Biz manda ve himayeden bir surette kurtulmuş, kendi kendine yetme ve kendi gücüyle birlikte kurtuluş içinde olan bir ülkeyiz. Buradan öğrendiğimiz öğreti ile bizler sosyal hizmet uzmanları olarak kurtuluşumuzu mutlaka kendi azim ve kararlılığımızda görmeliyiz. Bu anlamda Sosyal Hizmet Federasyonu 10 yıldır hangi siyasi parti, mezhep, inanç, cinsiyet-cinsel yönelim fark etmeksizin bıkıp usanmadan tek bir unvanı esas almıştır ve o da sosyal hizmet uzmanı meslek bağımızdır. Onun dışında tabii ki tartışmalarımız, gerginliklerimiz olacak. Buradan tüm camiama sesleniyorum, birlik olmamızın bizi kurtaracağına ve yüz bin kişilik sosyal hizmet ailesinin kurtuluşunun insanı, hayvanı, bitkisi, doğayı, canlıları ve cansızları, azim ve kararlılıkla.

“MESLEKİ DÜZENLEME ÇALIŞMASI BOŞ ZAMANLI BİR FAALİYET DEĞİLDİR”

‘2023 sosyal hizmet yılı olacak’ derken ülkemizdeki seçim atmosferinden bağımsız olarak bunu söyledik. Bir mesleğin geleceğini, bekasını, anayasadaki sosyal devlet anlayışını siyasi partilerin telaffuzuna bırakamayız. Tüm bunlara rağmen 2013 yılında kurulan Sosyal Hizmet Federasyonu olarak bizler çok çalışmalar yaptık, kurumsallığımızı her geçen gün artırdık ve sendikamızı çok güzel kurduk. 2022’nin ortalarında bir telaffuz yaptık, artık buna bir son vermemiz gerekiyor. Meslek örgütünün işi bir boş zaman etkinliği olmadığı gibi tereddüt, endişe ve endişe ile yapılacak bir iş de değildir. 2023 yılında siyasi partilerin ve karar vericilerin sosyal hizmet uzmanlarını ve sosyal devlet anlayışını mutlaka gündemlerine almaları ve bunun baskıcı ve diyalog içinde sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz. iki dudağının ortası.

“ESAS MÜCADELEMİZ 14 MAYIS’TAN SONRA BAŞLAYACAK”

2023 için bir hedef koyduk. Burada beni çok mutlu eden her gencin, her çocuğun bu işe sahip çıkması. Bugünkü kazanımlar, siyasi partilerin söylemleri, mülakatın kaldırılması sosyal hizmet uzmanlarının 2023’ü hedef koymalarından kaynaklanmaktadır. Normalde bizim telaffuzumuzu destekleyen, sosyal hizmet uzmanlarını yürütme kademesine yerleştiren, hak temelli sosyal hizmet anlayışını önceleyen siyasi partilerin iktidar olmasını isteriz. Kendi siyasi niyetimden çok sosyal hizmet görevlisini ön plana çıkaran siyasi partiyi her zaman ön planda tuttuğumu samimiyetle söylüyorum. Asıl çabamız 14 Mayıs’tan sonra başlayacak. Çok büyük bir görev düşüyor. Klasik bir söz vardır, ‘Vatan bizden görev bekler’ ya da hakikaten ülkemizin her yerinde kanayan yaralar var. Bunların her biri için sosyal hizmet uzmanları ‘biz burada hazırız ve görevi bekliyoruz’ diyor.”

Kaynak: ANKA / Yeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu