Jeremy Corbyn: Milyarderlerin iktidarının hüküm sürmediği bir toplumda yaşamak istiyoruz
İngiltere İşçi Partisi’nin eski lideri Jeremy Corbyn, Evrensel’den Arif Bektaş’a konuştu. İngiltere’de üç hafta önce Başbakan Sunak’ın ani bir kararı ile seçimler 5 ay öne çekilmişti. İşçi Partisi Corbyn’i 41 yıldır seçildiği İslington North bölgesinden aday göstermeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine Corbyn bölgede bağımsız aday olduğunu açıkladı ve çalışmalarına başladı. Bölgedeki tüm adaylardan daha fazla gönüllü ile kapsamlı bir kampanya yürüten Corbyn Evrensel’in sorularını yanıtladı.
Öncelikle neden bağımsız aday olarak seçime girdiniz ve seçim kampanyanız nasıl gidiyor?
Demokrasi için adayım. Islington North halkının milletvekillerini belirleme hakkı için adayım. İşçi Partisi, başvuru yapmamın dahi önünü keserek partiden aday olmamı engelledi.
Devamında birçok kişi benden aday olmamı istedi. Ben de aday oldum. Şu anda Islington North’un bağımsız adayıyım.
Seçim kampanyamızı hemen başlattık ve sadece iki buçuk hafta gibi kısa bir sürede büyük bir kampanyaya dönüştü. Çok sayıda gönüllümüz var, kapı kapı dolaşıp broşür dağıtıyorlar.
Kampanyanızın mesajı nedir?
Mesajımız çok sade ve açık. Milyarderlerin iktidarının hüküm sürmediği bir toplumda yaşamak istiyoruz. Toplumun bu ayrıcalıklı kısmı dışında kalanlar ya borç içinde yaşıyor veya gıda bankalarına mecbur kalıyor. Bu toplumda derin bir yoksulluk içinde sokaklarda uyuyan evsizler var. Biz herkes için buradayız diyoruz. Sosyal adaletin sağlanacağı bir toplumsal düzen için buradayız. Mesajım bu ve bir sonraki parlamentoda bu mesajı dile getireceğim.
Şimdiki İşçi Partisi lideri olan ve sizin liderlik döneminde Gölge Bakanlığı yapan Keir Starmer, “Jeremy partinin başındayken seçimi kaybedeceğimizi biliyordum” diyor. Buradan hareketle şunu sormak istiyorum. Önceki seçimlerde partinizin seçilmeniz için çok da çalışmadığını veya bazı milletvekilleri, bazı gölge bakanların sizin seçilmenizi istemediğini hissetmiş miydiniz?
İşçi Partisi’nin lideri olarak mücadele ettiğim her iki genel seçim kampanyasında da İşçi Partisi’nde kampanyamız aleyhine çalışan ve çalışmalarımızı baltalayan insanlar olduğunu çok net bir şekilde gördüm. Bu durum, 2020’nin başlarında basına sızdırılan belgelerle de ortaya çıktı.
Liderliğimde parti içinde partiye karşı yapılan çalışmalar karşısında dehşete düştüm. Çoğunluk için bir parti inşa etmeye kararlıydım, bu sayede 600.000 üyemiz vardı ve muhteşem bir kampanya yürüttük, ama partide benim lideri olacağım böyle radikal bir hükümeti istemeyenler vardı. Bunu biliyorum. Bu konuda olanı biteni tüm gerçekliğiyle anlattığım kitabım gelecek yıl yayımlanacak.
Ben toplumumuzu değiştirmeliyiz diyorum. Yoksul sayısının azalması için milyarder sayısının azalması gerek diyorum. Toplumumuzda daha fazla eşitlik ve fırsat olmalı. Bu vizyonu paylaşmayan insanlar var. Ancak ben bunu savunuyorum ve böyle düşünen dostlarım da olduğunu biliyorum.
İşçi Partisi gibi bir burjuva partisinde sosyalist bir başbakanın seçilmesine olanak verilir mi? Bu konusundaki görüşleriniz nedir?
İşçi Partisi’nde çok iyi insanlar olduğundan eminim. Arkadaşım Tony Benn ve o gelenekten gelenlerle birlikte çalışmaktan her daim mutluluk duydum. Ancak İşçi Partisi’nde de siyaseti bir kariyer yolu ve kendilerini de aslında bu ekonomik yerleşik düzenin bir parçası olarak gören insanlar var. Elbette bu kişiler daha iyi başka bir toplumsal yapı isteyenleri temsil etmiyorlar.
Ve ben de şu anda İşçi Partisi’nde değilim. Üyelikten çıkarıldım. Her zaman sosyalizm ve sosyal adalet için kampanya yürüteceğim. Doğal kaynakları ele geçirmek için açgözlülükle savaşılan bir dünya yerine zenginliğin ve kaynakların paylaşıldığı barışın hüküm sürdüğü bir dünya için tüm ülkelerden insanlarla çalışmaya devam edeceğim.
Islington North bölgesinde yaşayan Türk ve Kürt toplumu neden size oy versin? Bunun özel bir nedeni var mı?
Islington’da ve daha önce Haringey’de uzun yıllar boyunca Türk ve Kürt toplumuyla çalıştım. Bağımız 1970’lerin başına dek uzanıyor, Kıbrıs’tan gelenlere destek oluyordum ve bu ülkeye sığınmak için gelen Kürtlere destek oluyordum.
Birçok kez Türkiye’ye gittim. Suriye’ye, Irak’a gittim. Bölgede sorun yaşanan tüm ülkelere gittim ve insanların neden sığınmacı olduğunu ve neden mülteci olduklarını anlıyorum. İşim her zaman insanlara güvenli bir yaşam arayışlarında destek olmak ve yardım etmek olmuştur ki bu, sığınmacı ve nihayetinde mülteci olarak toplumumuzda yer bulmalarını sağlar. Ama aynı zamanda hepsine topluma yaptıkları katkı için teşekkür etmek istiyorum.
Kuzey Londra’nın bu bölgesine neşe ve canlılık kattığınız için teşekkür ederim. Kapsayıcı ve birlikte uyum içinde yaşayan bir toplumuz ve bundan çok büyük gurur duyuyorum. Türkiye’de grevdeki işçilerle dayanışmak ve destek eylemlerine katılmak, göçmen çocukların bu ülkede vatandaş olmakla kalmayıp aynı zamanda ana dillerini, kültürlerini, dillerini ve tarihlerini öğrenebilmeleri için destek sunabilmek benim için büyük mutluluk.
Söyleşinin tamamına linkten ulaşabilirsiniz.
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)